"HACI BABA" VURGUNU DAVASINDA SANIKTAN İLGİNÇ SAVUNMA

İ (İHA) -
Edinilen bilgiye göre, 2020-2023 yıllarında S.S. (54), kızı M.S. (32), oğlu K.S. (37) ve dini nikahlı eşi B.H. (51); vatandaşların dini inanç ve duygularını istismar ederek 2 milyon lira dolandırdı. Şüphelilerin, mağdurlara "hacı baba" adını verdikleri manevi bir varlıkla iletişim kurduklarını iddia ettikleri, bu kişinin sözde büyük bir veli ve Allah dostu olduğu yalanını söyleyerek inandırdıkları öğrenildi.
Şüphelilerin, hacı babanın cin musallat olan kişilere yardım ettiği, bağış yapanları büyük bela ve musibetlerden koruyacağını yalanını da söyleyerek mağdurlardan para ve altın topladığı tespit edildi. Ayrıca, bu sözde manevi yardımın yalnızca kendileriyle sınırlı kalmadığını, çevrelerindeki akraba ve yakınlarından da bağış toplamaları gerektiğini söyleyerek dolandırıcılığı genişlettikleri belirlendi. Yapılan bağışların, dini yardım, infak ve sadaka adı altında istendiği, şüphelilerin mağdurların duygularını sömürerek ciddi maddi kayıplara uğrattıkları ortaya çıktı.

3 şüpheli tutuklandı
Şikayet üzerine dolandırıcılık olayına ilişkin 4 şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerden M.S. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı, S.S., oğlu K.S. ile dini nikahlı eşi B.H. tutuklandı.

"Ben dini bilmiyorum ki dini istismar edeyim"
Olayla ilgili davanın 2. celsesi Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya tutuksuz ve tutuklu sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı. Tekerlekli sandalye ile mahkeme salonuna getirilen S.S., "Suçlu sadece ben değilim. Müşteki olarak bulunan ancak suçlu olan F.M. neden duruşmaya gelmedi? Ben dini bilmiyorum ki dini kullanayım. F.M., hacı baba ismini kullanarak herkesi kandırdı. F.M., çok günahım olduğu için cihat etmem gerektiğini, kendisinin cinler ile namaz kıldığını söyleyerek beni hipnoz etti. Ukrayna'da yaşayan ve sanık olarak bulunan oğlumla aram bozuktu. Aramızı düzeltmek amacıyla 'Hacı baba gibi arayalım' diyerek oğlumu aradı. Böylece oğlumla aramız düzeldi. F.M., bir cemaate yardım etmemiz gerektiğini söyledi, kendim de maddi yardımda bulundum. Ben dini bilmiyorum ki dini istismar edeyim. Ben açık biriydim. Beni kandırdı. Ailemin hiçbir şeyden haberi yoktu. Zor durumdayım, hastayım, yürüyemiyorum" dedi.

"İnsan arkadaşlarını seçebiliyor ama annesini seçemiyor"
Suçlamaları kabul etmeyen tutuklu sanık K.S., uluslararası çapta iş yaptığını, dolandırıcılığa ihtiyacı olmadığını söyledi.
M.S. ise "Olaylarla ilgim yoktur. İnsan arkadaşlarını seçebiliyor ama annesini seçemiyor. Terapiye gitmeyen insanlar yüzünden biz her gün terapiye gitmek zorunda kalıyoruz. Bu toplumumuzun kanayan yarasıdır" diye konuştu.
Diğer sanık B.H. de suçlamaları kabul etmeyerek tahliye ve beraatini istedi.
Sanık S.S.'nin avukatı Bircan Kara ise olayda asıl suçlunun F.M. olduğunu, müvekkilinin suçsuz olduğunu söyledi.

"M.S. de tutuklansın"
Mağdur olduklarını söyleyen müştekiler, M.S.'nin de tutuklanması gerektiğini, banka hesaplarının onun adına kayıtlı olduğunu, tüm sanıkların suçtan kurtulmaya yönelik beyanlar verdiklerini belirtti.
Mahkeme heyeti; tutuklu sanıkların tutukluluk, M.S.'nin ise adli kontrol kararının devamına karar vererek duruşmayı erteledi.

İddianameden
İddianameye göre şüpheliler, müştekilerle Gölcük'teki adreslerinde "dini sohbet" adı altında bir araya gelmişti. Bu görüşmelerde S.S.'nin oğlu K.S. kendisini sözde hoca olarak tanıtmış, "hacı baba" isimli sözde manevi kişinin insanları musibetlerden kurtardığını ancak bunun için bağış yapılması gerektiğini söylemişti. Sanıklardan B.H.'nin de hacı baba ile direkt irtibat kurduğunu iddia etmiş olduğu belirtilen iddianamede, şahsın "kendisine para gönderilmesi" halinde kişilerin büyük belalardan kurtulacağını müştekilere aktardığı kaydedilmişti.

"Hacı baba" numaralı hat S.S.'ye ait çıktı
S.S.'nin, mağdurlar A.T. ve F.K. adına banka hesabı açtırarak, bağış gelirlerini bu hesaplarda topladığı ve hesapları bizzat yönettiğinin belirtildiği iddianamede, toplanan paralardan yüksek miktarda bir kısmının kızı M.S.'nin hesabında aktarıldığı vurgulanmıştı. Yine iddianamede, şüphelilerin mağdurlarla WhatsApp grubu kurarak dini sohbetlerle onları bağış yapmaya teşvik ettikleri, "hacı baba" ismiyle WhatsApp grubunda kayıtlı olan telefon numarasının yapılan incelemelerde S.S.'ye ait olduğu ortaya çıkmıştı.

"Paralar manevi hocanın cini tarafından alındı"
Müştekilerden F.M. (54), iddianamede yer alan ifadesinde, gayri resmi olarak evlerde Kur'an öğreticiliği yaptığı sırada 2019 Aralık'ta S.S. ile tanıştığını anlatmıştı. Bu süreçte eşinin madde kullanımı nedeniyle zor günler geçirdiğini, S.S.'nin kendisini sürekli boşanmaya yönlendirdiğini, 2020 Şubat'ta evinden ayrılarak S.S.'nin Gölcük'teki evinde yaşamaya başladığını söylemişti. S.S.'nin banka hesaplarının bloke olduğu gerekçesiyle kendi adına telefon hattı ve banka hesabı açıldığını belirtmişti.
F.M., bir süre sonra S.S. aracılığıyla kendisini "hacı baba" olarak tanıtan bir kişinin WhatsApp'tan ulaştığını, ledün ilmi ve cinli hastalar söylemiyle sürecin ilerlediğini anlatmıştı. Ardından S.S.'nin oğlu K.S.'nin eve geldiğini, "Kaan Hoca" adıyla sosyal medyada bu konuları yaydığını, hastalar üzerinden para talep edilmeye başlandığını aktaran F.M.; sadaka, infak, zekat ve yardım adı altında para ve altın toplandığını, altınların S.S.'ye teslim edildiğini, kendisine bu para ve altınların "manevi hocanın cini tarafından alındığının" söylendiğini ifade etmişti. Yaklaşık iki yıl süren süreçte hem kendisinin hem de çevresindeki kişilerin maddi zarara uğradığını, sonrasında tehdit edildiğini dile getirmişti.