KBB hat 41
LASTİK İŞ yılbaşı

KOCAELİ'DE ZAMLARA İTİRAZIM VAR MİTİNGİ DÜZENLENDİ

GÜNDEM 06.03.2022 - 17:45, Güncelleme: 06.03.2022 - 17:45
 

KOCAELİ'DE ZAMLARA İTİRAZIM VAR MİTİNGİ DÜZENLENDİ

Kocaeli Emek ve Demokrasi Güçleri, Anıt Park’ ta “Yoksulluğa, faturalara, işsizliğe, zamlara itirazım var” mitingi gerçekleştirildi.

KESK Kocaeli Şubeler Platformu, (BES, EĞİTİM Sen, Haber Sen, SES, Tüm Bel Sen, Yapı Yol Sen), TMMOB Kocaeli İKK (Elektrik Mühendisleri Odası, Makine Mühendisleri Odası), Kocaeli Tabip Odası, Emek Partisi, Halkevleri, Halkların Demokratik Partisi, Kaldıraç Hareketi, Sol Parti, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi ve Türkiye İşçi Partisi’nden oluşan Kocaeli Emek Ve Demokrasi Güçleri platformu  “İtirazım Var ” sloganıyla Anıt Park’ta miting düzenledi. Mitinge katılanlar, arama noktasında aramalardan geçtikten sonra alana girebildi. Mitinge kentteki siyasi parti ve sivil toplum örgütleri temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Kocaeli Emek ve Demokrasi Güçleri adına ortak açıklamayı Eğitim sen Kocaeli şube başkanı Suphi Yıldırım ve EMEP İl Başkanı Arzu Erkan yaptı.    MİTİNG YASAKLANINCA ZAMLAR DURUYOR MU? Grup adına ilk olarak açıklamayı okuyan Eğitim-Sen Kocaeli Şube Başkanı Suphi Yıldırım, “Bugün burada, artık dayanılmaz hale gelen zamlara, yoksulluğa, işsizliğe itirazımız var demek için bir araya geldik. Kocaeli’nin dört bir yanından işçiler, emekçiler, işsizler, esnaflar, kadınlar ve gençler olarak itirazımız var demek için bir araya geldik. Kocaeli Emek ve Demokrasi Güçleri bileşeni sendikalar, meslek örgütleri, siyasi partiler olarak bugün burada sesimizi birleştirmek için düzenlediğimiz mitingimizde yan yana olmayı planladık. Oysa İzmit Kaymakamlığı, günler öncesinden yaptığımız miting başvurumuzu son güne kadar cevapsız bıraktı ve Cuma akşamı itibariyle mitingimizi herhangi bir gerekçe göstermeden yasakladı. Öncelikle İzmit Kaymakamlığı’na ve Kocaeli Valiliği’ne seslenmek istiyoruz: Siz mitingimizi yasaklayınca zamlar duruyor mu? Siz mitingimizi yasaklayınca işsizlik son buluyor mu? Siz mitingimizi yasaklayınca akşam gönül rahatlığıyla, faturaları düşünmeden doğalgazımızı açıp ısınabiliyor muyuz?   ZAM YAĞMURU ZAM KASIRGASINA DÖNÜŞTÜ Yıldırım, “2021 yılı boyunca aralıksız devam eden zam yağmuru, 2022’nin ilk dakikalarından itibaren adeta bir zam kasırgasına dönüşmüştür. Elektrikten doğalgaza, akaryakıt ürünlerinden ulaşıma yapılan fahiş zamlar hepimizin üzerine kabus gibi çökmüştür. İktidarın döviz kurunun düşmesi ile övündüğü koşullarda yapılan bu zamlarla ekonomik krizin yükü yine halka, emeği ile geçim mücadelesi veren milyonlara yıkılmaktadır. Elektrikte %127, doğalgazda %25, vergi, resim ve harçlarda %36, halkın vergileri ile yapılan ve normal koşullarda ücretsiz olması gereken köprülerin geçiş ücretlerinde %25 oranında yapılan fiyat artışlarının adı zam değil, zulümdür. Mutfakta, çarşıda pazarda yaşanan gerçek hayat pahalılığı, enflasyon,  -güvenilirliğini tamamen yitirmiş olan- TÜİK’e göre bile en az % 49 olmuştur. Bağımsız araştırma kuruluşlarının ve sendikaların araştırmalarına göre ise gerçek enflasyon %110’u aşmıştır” dedi.   HİPER ENFLASYON TEHLİKESİ Yıldırım, “İğneden ipliğe zam yağmuru son haftalarda sağanağa dönüşmüştür. Yüzde %150’den fazla artan un fiyatları başta olmak üzere tüm temel tüketim mallarının fiyatlarının fahiş oranda artması dolayısıyla hiper enflasyon tehlikesi kapıya dayanmıştır. Açlık sınırı koşar adım 4 bin 131 TL’ye yoksulluk sınırı 14 bin 288 TL olmuştur ve her geçen gün bu sınır artmaktadır. TL’nin döviz kuru karşısında adeta pula dönmesi sadece sanayi ürünlerinde, ara mallarda, enerjide, akaryakıtta değil ham madde, tarım ürünlerinde ve gıdada bile dışarıya bağımlı hale getirilen bir ülkenin vatandaşları olarak hepimizin maaşlarını, ücretlerini, eritmeyi çoktan aşmış, buharlaştırmıştır. Geçen yıl 385 dolar olan asgari ücret, yılbaşında hükümetin müjde olarak sunduğu artışa rağmen bugün 280 dolara denk gelmektedir” dedi.     TEMEL İNSAN İHTİYAÇLARI LÜKS HALİNE GELMİŞTİR Yıldırım, “Ocak ayında ücret ve maaşlara yapılan artışlar, henüz elimize geçmeden buharlaşmış, erimiştir. Yapılan artışlara rağmen Avrupa ülkeleri içinde  ‘asgari ücretin en düşük olduğu ülke’ unvanı hala Türkiye’ye aittir. Türkiye’deki asgari ücret zamlı haliyle dahi Çin’in 130 dolar altındadır. Avrupa ülkelerinde ücretli ve maaşlı çalışanlar içerisinde asgari ücretli oranı ortalama %7’dir. Türkiye’de asgari ücretli çalışma oranı ise %75’dir. Yani Türkiye’de çalışan her 4 kişiden 3’ü asgari ücretle çalışmaktadırlar. Her geçen gün artan zamlar karşısında emekçilerin, halkın alım gücü günden güne erimektedir. Temel besin maddelerinin yanı sıra ulaşım, barınma, ısınma gibi temel insan ihtiyaçları ise adeta lüks haline gelmiştir” dedi.   5’Lİ ÇETE VE SERMAYEYE HER TÜRLÜ KOLAYLIK SAĞLANIYOR Yıldırım, “Ülkeyi yönetenlerin, hükümetin, Cumhurbaşkanının,  asgari ücretliler başta olmak üzere tüm çalışanlara, vatandaşlara tek vaadi olduğunu görüyoruz: O da ülkeyi bir ucuz emek cennetine çevirme üzerine kurulu “yeni” ekonomik model vaadidir. Yani tüm işçilere, emekçilere vaat edilen tek şey dünya pazarı ile rekabet adına köleliktir. Bizler adeta köle gibi düşük ücret ve maaşlara mahkum edilirken, en temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılayamazken aynı hükümet 5’li çete başta olmak üzere sermayeye, işverenlere, bu ülkenin zenginliklerini talan eden zenginlere ise her türlü kolaylığı sağlamakta beis görmüyor! Sermayeye peş peşe vergi muafiyetleri yapanlar, emekçilerin vergilerini en başta kesiyorlar. Sermayeye yeraltı madenlerini talan için yeni kolaylıklar çıkaranlar, binlerce yıllık zeytinlikleri katledecek kadar gözünü karartanlar, soframızdaki bir dilim ekmeği bize fazla görüyorlar. Sermayeye, yandaş şirketlere türlü hilelerle ihale rantı sağlayanlar, faturamızın son ödeme gününü bir gün geçirdiğimizde bizleri kış ortasında elektriksiz, doğalgazsız, susuz bırakıyorlar” dedi. İNSANCA YAŞAM İSTİYORUZ DEMEK YASAKLANMAYA ÇALIŞILIYOR Son olarak Yıldırım, “Bizler, tüm bu yaşananlara karşı insanca yaşam talebimizi dile getirdiğimizde ise aynı hükümet sesimizi engellemek için elinden geleni yapıyor. Zam istediğimizde bizi kapı önüne koyan patronlara ses etmeyen hükümet, işimizi, ekmeğimizi istediğimiz için bizi terörist ilan edebiliyor. Faturalara itiraz ettiğimizde bizi gözaltıyla korkutmaya çalışıyor. Yüksek faturalara isyan eden esnafı tehdit ediyor. Yani kısacası hükümet zamları engellemek yerine zamlara hayır demeyi engellemeye çalışıyor. Türkiye’nin dört bir yanında zamlara ve yoksulluğa karşı sokaklara çıkan halka polis saldırıyor. Fabrikalarda, işyerlerinde ek ücret ve maaş artışı için eylem yapan çalışanlar polis tarafından gözaltına alınıyorlar. Türkiye’de artık resmen insanca yaşam istiyoruz demek yasaklanmaya çalışılıyor. Bu durum bir emek kenti olan Kocaeli’de çok daha ironik örneklerle karşımıza çıkıyor” dedi.   YAPTIRIMLARIN FATURASINI YİNE DÜNYA HALKLARI VE ÜLKEMİZ ÖDEYECEKTİR Ardından söz alan EMEP İl Başkanı Arzu Erkan, “Ülkemizde ve Kocaeli’de bunlar yaşanırken geçtiğimiz hafta hepimizin bildiği gibi Rusya’nın Ukrayna’yı işgali gündeme geldi. Aslında aylardır hatta yıllardır adım adım yaklaşan bu savaş süreci gerçeğe dönüştüğünde son bir haftada yaşananlar göstermiştir ki savaşın kaybedeni Ukrayna halkı ve Rusya halkıdır. Dahası, bu işgal emperyalistler tarafından dünya halklarını baskı altına almanın aracı olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu savaşın kaybedeni Türkiye dahil bütün dünya halkları olacaktır. Yıllardır Nato’nun yayılmacı politikalarına sessiz kalanlar şimdi ABD ve batılı emperyalistlerin sicilini temize çıkarmak için bir başka emperyal güce, Rusya’ya yaptırım uygulama kararı almışlardır. Oysa bu yaptırımların faturasını yine dünya halkları ve ülkemiz ödeyecektir” dedi.   SAVAŞLAR YOKSULLAŞMANIN KILIFI OLARAK KULLANILMAYA ÇALIŞILMAKTADIR Erkan, “Putin ve Rusya’nın saldırgan politikaları derhal son bulmalı, Ukrayna’nın işgaline son verilmeli, bağımsızlığı güvence altına alınmalıdır. Bunun için Nato ve ABD emperyalizmi de derhal bölgeden elini çekmeli, emperyalist paylaşım politikaları ve provokasyonlar son bulmalıdır. Unutulmamalıdır ki emperyalistler arası savaşlar, AKP hükümeti tarafından da ülkemizdeki yoksullaşmanın kılıfı olarak kullanılmaya çalışılmaktadır. Bu savaşlarda yaşamları tarumar olanlar da geniş halk kesimleri olmaktadır. Türkiye ve dünya halklarının kurtuluşu,  savaşı ve saldırganlığı kışkırtan politikalardan değil, sosyal refahı önceleyen barış politikalarından geçmektedir” dedi.   İNSANCA YAŞANACAK BİR ÜLKE İÇİN TALEPLERİMİZİ SIRALIYORUZ Erkan, “Bizler, Kocaeli Emek ve Demokrasi Güçleri olarak Artık Yeter diyoruz. Zamlara, yüksek faturalara, her geçen gün yoksullaşmaya, işsizliğe itirazımız var diyoruz. İtirazımız için hepimiz yan yana gelelim diyoruz. İtirazlarımızı hep birlikte güçlü bir şekilde dile getirelim diyoruz. Zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan bu düzen artık değişsin istiyoruz. İnsanca yaşanacak bir ülke için taleplerimizi sıralıyoruz. Zamlar durdurulmalı, yapılan zamlar geri alınmalıdır. Temel tüketim ürünleri ve temel hizmetlerde KDV ve ÖTV kaldırılmalıdır. Tüm ücretlere ek zam yapılmalı, imzalanan ücret ve maaş sözleşmeleri yenilenmelidir. Güvencesiz çalışmaya son verilmeli, her alanda kadrolu, güvenceli istihdam sağlanmalıdır. İşten atmalar yasaklanmalıdır” dedi.    DİĞER TALEPLER İş kanunu ve sendikalar ve toplu iş sözleşmesi kanununda işverenlerin suistimal ettiği hükümler iptal edilmeli, Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelerin asgari kıstaslarını sağlayan hükümlerle emekçilerin çalışma yaşamındaki bireysel ve kolektif hakları güvence altına alınmalıdır. Kadınlardan ev içi işleri karşılıksız yapmasını bekleyen, kadınlara en güvencesiz, en düşük ücretli işleri dayatan, kadın emeğini sermayeye ucuz işgücü haline getirenlere karşı; kadınların “emeğimiz bizimdir, emeğimizin sömürülmesini kabul etmiyoruz!”  sesi duyulmalı; kadın istihdamının önündeki engeller kaldırılmalı, toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan bütçe ve istihdam politikaları benimsenmeli ve ev işleri kamusal hizmet güvencesine kavuşturulmalıdır. İşsizlik Fonu’nun amacı dışında kullanımına ve işverenler tarafından yağmalanmasına son verilmelidir! İşsizlik fonu işsizler, işçiler ve aileleri için kullanılmalıdır! İşsizlik ödeneğinin miktarı açlık sınırı üzerine çıkarılmalı ve fonun kullanımı ve denetimi sendika ve işçi temsilcilerinde olmalıdır. * Özel ve tüzel kişilerden artan oranlı gelir ve servet vergisi alınmalı, yoksulluk sınırına kadar olan gelirler vergiden muaf tutulmalıdır! Yoksulluk sınırı üzerindeki ilk vergi dilimi % 10 olmalıdır! Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır! * Kamu emekçilerinin toplu sözleşmeleri yenilenmelidir! Toplu sözleşmede tüm sendikaların katılımıyla mutabakat sağlanmalıdır! Uluslararası çalışma hukukunun gereği olan grev hakkı iç hukukta da güvence altına alınmalıdır. * Geliri yoksulluk sınırının altında olan tüm yurttaşların elektrik, doğalgaz, su ve internet faturaları ücretsiz olmalıdır! * Asgari ücret, tüm sendikaların katıldığı ulusal ölçekte bir toplu pazarlıkla belirlenmeli ve yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmalıdır! * Üretici köylülerin borçları faizsiz olarak ertelenmeli, ipotekler ve diğer yükümlülükler kaldırılmalıdır! Üretici köylüler faizsiz kredilerle desteklenmeli, gübre, yakıt gibi tarımsal üretimin temel girdilerde yerli üretim teşvik edilmeli ve bu girdiler devlet desteğiyle ucuza sağlanmalıdır! * Özelleştirmeler iptal edilmeli ve enerji başta olmak üzere özelleştirilmiş tüm kuruluşlar kamulaştırılmalıdır! Bu kurumların yönetimi halk denetiminde olmalıdır! * Eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamu hizmetlerindeki piyasalaşmaya son verilmeli ve tüm kamu hizmetleri yurttaşlara ücretsiz olarak sağlanmalıdır! * Kamu hizmetleri ve bu hizmetleri veren kuruluşların yönetimi ve denetiminde halk söz sahibi olmalıdır! * Kamu bütçesi toplumsal cinsiyete duyarlı olarak planlanmalıdır! * Kamu bütçesinden dini vakıf ve cemaatlere aktarılan yardımlara son verilmeli, kamu kaynakları tüm yurttaşların eşit olarak yararlanacağı kamusal hizmetlere ayrılmalıdır! * Öğrencilerin ve gençlerin barınma, ulaşım ve beslenme ihtiyaçları sosyal devletin sorumluluğu gereği ücretsiz, nitelikli ve en azından ucuz fiyatlarla sağlanmalıdır! Tüm tarikat ve cemaat yurtları derhal kamulaştırılmalı ve devlet güvencesinde barınma hakkı tüm öğrencilerimize sağlanmalıdır! * Her meslek ve işkolundan emekçileri, halkı ilgilendiren tüm yasal düzenlemeler referanduma sunulmalıdır! * Kamu kaynakları, silahlanmaya ve savaş bütçesine değil halkın temel ihtiyaçlarının karşılanmasına aktarılmalıdır!
Kocaeli Emek ve Demokrasi Güçleri, Anıt Park’ ta “Yoksulluğa, faturalara, işsizliğe, zamlara itirazım var” mitingi gerçekleştirildi.

KESK Kocaeli Şubeler Platformu, (BES, EĞİTİM Sen, Haber Sen, SES, Tüm Bel Sen, Yapı Yol Sen), TMMOB Kocaeli İKK (Elektrik Mühendisleri Odası, Makine Mühendisleri Odası), Kocaeli Tabip Odası, Emek Partisi, Halkevleri, Halkların Demokratik Partisi, Kaldıraç Hareketi, Sol Parti, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi ve Türkiye İşçi Partisi’nden oluşan Kocaeli Emek Ve Demokrasi Güçleri platformu  “İtirazım Var ” sloganıyla Anıt Park’ta miting düzenledi. Mitinge katılanlar, arama noktasında aramalardan geçtikten sonra alana girebildi. Mitinge kentteki siyasi parti ve sivil toplum örgütleri temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Kocaeli Emek ve Demokrasi Güçleri adına ortak açıklamayı Eğitim sen Kocaeli şube başkanı Suphi Yıldırım ve EMEP İl Başkanı Arzu Erkan yaptı. 

 

MİTİNG YASAKLANINCA ZAMLAR DURUYOR MU?

Grup adına ilk olarak açıklamayı okuyan Eğitim-Sen Kocaeli Şube Başkanı Suphi Yıldırım, “Bugün burada, artık dayanılmaz hale gelen zamlara, yoksulluğa, işsizliğe itirazımız var demek için bir araya geldik. Kocaeli’nin dört bir yanından işçiler, emekçiler, işsizler, esnaflar, kadınlar ve gençler olarak itirazımız var demek için bir araya geldik. Kocaeli Emek ve Demokrasi Güçleri bileşeni sendikalar, meslek örgütleri, siyasi partiler olarak bugün burada sesimizi birleştirmek için düzenlediğimiz mitingimizde yan yana olmayı planladık. Oysa İzmit Kaymakamlığı, günler öncesinden yaptığımız miting başvurumuzu son güne kadar cevapsız bıraktı ve Cuma akşamı itibariyle mitingimizi herhangi bir gerekçe göstermeden yasakladı. Öncelikle İzmit Kaymakamlığı’na ve Kocaeli Valiliği’ne seslenmek istiyoruz: Siz mitingimizi yasaklayınca zamlar duruyor mu? Siz mitingimizi yasaklayınca işsizlik son buluyor mu? Siz mitingimizi yasaklayınca akşam gönül rahatlığıyla, faturaları düşünmeden doğalgazımızı açıp ısınabiliyor muyuz?

 

ZAM YAĞMURU ZAM KASIRGASINA DÖNÜŞTÜ

Yıldırım, “2021 yılı boyunca aralıksız devam eden zam yağmuru, 2022’nin ilk dakikalarından itibaren adeta bir zam kasırgasına dönüşmüştür. Elektrikten doğalgaza, akaryakıt ürünlerinden ulaşıma yapılan fahiş zamlar hepimizin üzerine kabus gibi çökmüştür. İktidarın döviz kurunun düşmesi ile övündüğü koşullarda yapılan bu zamlarla ekonomik krizin yükü yine halka, emeği ile geçim mücadelesi veren milyonlara yıkılmaktadır. Elektrikte %127, doğalgazda %25, vergi, resim ve harçlarda %36, halkın vergileri ile yapılan ve normal koşullarda ücretsiz olması gereken köprülerin geçiş ücretlerinde %25 oranında yapılan fiyat artışlarının adı zam değil, zulümdür. Mutfakta, çarşıda pazarda yaşanan gerçek hayat pahalılığı, enflasyon,  -güvenilirliğini tamamen yitirmiş olan- TÜİK’e göre bile en az % 49 olmuştur. Bağımsız araştırma kuruluşlarının ve sendikaların araştırmalarına göre ise gerçek enflasyon %110’u aşmıştır” dedi.

 

HİPER ENFLASYON TEHLİKESİ

Yıldırım, “İğneden ipliğe zam yağmuru son haftalarda sağanağa dönüşmüştür. Yüzde %150’den fazla artan un fiyatları başta olmak üzere tüm temel tüketim mallarının fiyatlarının fahiş oranda artması dolayısıyla hiper enflasyon tehlikesi kapıya dayanmıştır. Açlık sınırı koşar adım 4 bin 131 TL’ye yoksulluk sınırı 14 bin 288 TL olmuştur ve her geçen gün bu sınır artmaktadır. TL’nin döviz kuru karşısında adeta pula dönmesi sadece sanayi ürünlerinde, ara mallarda, enerjide, akaryakıtta değil ham madde, tarım ürünlerinde ve gıdada bile dışarıya bağımlı hale getirilen bir ülkenin vatandaşları olarak hepimizin maaşlarını, ücretlerini, eritmeyi çoktan aşmış, buharlaştırmıştır. Geçen yıl 385 dolar olan asgari ücret, yılbaşında hükümetin müjde olarak sunduğu artışa rağmen bugün 280 dolara denk gelmektedir” dedi.  

 

TEMEL İNSAN İHTİYAÇLARI LÜKS HALİNE GELMİŞTİR

Yıldırım, “Ocak ayında ücret ve maaşlara yapılan artışlar, henüz elimize geçmeden buharlaşmış, erimiştir. Yapılan artışlara rağmen Avrupa ülkeleri içinde  ‘asgari ücretin en düşük olduğu ülke’ unvanı hala Türkiye’ye aittir. Türkiye’deki asgari ücret zamlı haliyle dahi Çin’in 130 dolar altındadır. Avrupa ülkelerinde ücretli ve maaşlı çalışanlar içerisinde asgari ücretli oranı ortalama %7’dir. Türkiye’de asgari ücretli çalışma oranı ise %75’dir. Yani Türkiye’de çalışan her 4 kişiden 3’ü asgari ücretle çalışmaktadırlar. Her geçen gün artan zamlar karşısında emekçilerin, halkın alım gücü günden güne erimektedir. Temel besin maddelerinin yanı sıra ulaşım, barınma, ısınma gibi temel insan ihtiyaçları ise adeta lüks haline gelmiştir” dedi.

 

5’Lİ ÇETE VE SERMAYEYE HER TÜRLÜ KOLAYLIK SAĞLANIYOR

Yıldırım, “Ülkeyi yönetenlerin, hükümetin, Cumhurbaşkanının,  asgari ücretliler başta olmak üzere tüm çalışanlara, vatandaşlara tek vaadi olduğunu görüyoruz: O da ülkeyi bir ucuz emek cennetine çevirme üzerine kurulu “yeni” ekonomik model vaadidir. Yani tüm işçilere, emekçilere vaat edilen tek şey dünya pazarı ile rekabet adına köleliktir. Bizler adeta köle gibi düşük ücret ve maaşlara mahkum edilirken, en temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılayamazken aynı hükümet 5’li çete başta olmak üzere sermayeye, işverenlere, bu ülkenin zenginliklerini talan eden zenginlere ise her türlü kolaylığı sağlamakta beis görmüyor! Sermayeye peş peşe vergi muafiyetleri yapanlar, emekçilerin vergilerini en başta kesiyorlar. Sermayeye yeraltı madenlerini talan için yeni kolaylıklar çıkaranlar, binlerce yıllık zeytinlikleri katledecek kadar gözünü karartanlar, soframızdaki bir dilim ekmeği bize fazla görüyorlar. Sermayeye, yandaş şirketlere türlü hilelerle ihale rantı sağlayanlar, faturamızın son ödeme gününü bir gün geçirdiğimizde bizleri kış ortasında elektriksiz, doğalgazsız, susuz bırakıyorlar” dedi.

İNSANCA YAŞAM İSTİYORUZ DEMEK YASAKLANMAYA ÇALIŞILIYOR

Son olarak Yıldırım, “Bizler, tüm bu yaşananlara karşı insanca yaşam talebimizi dile getirdiğimizde ise aynı hükümet sesimizi engellemek için elinden geleni yapıyor. Zam istediğimizde bizi kapı önüne koyan patronlara ses etmeyen hükümet, işimizi, ekmeğimizi istediğimiz için bizi terörist ilan edebiliyor. Faturalara itiraz ettiğimizde bizi gözaltıyla korkutmaya çalışıyor. Yüksek faturalara isyan eden esnafı tehdit ediyor. Yani kısacası hükümet zamları engellemek yerine zamlara hayır demeyi engellemeye çalışıyor. Türkiye’nin dört bir yanında zamlara ve yoksulluğa karşı sokaklara çıkan halka polis saldırıyor. Fabrikalarda, işyerlerinde ek ücret ve maaş artışı için eylem yapan çalışanlar polis tarafından gözaltına alınıyorlar. Türkiye’de artık resmen insanca yaşam istiyoruz demek yasaklanmaya çalışılıyor. Bu durum bir emek kenti olan Kocaeli’de çok daha ironik örneklerle karşımıza çıkıyor” dedi.

 

YAPTIRIMLARIN FATURASINI YİNE DÜNYA HALKLARI VE ÜLKEMİZ ÖDEYECEKTİR

Ardından söz alan EMEP İl Başkanı Arzu Erkan, “Ülkemizde ve Kocaeli’de bunlar yaşanırken geçtiğimiz hafta hepimizin bildiği gibi Rusya’nın Ukrayna’yı işgali gündeme geldi. Aslında aylardır hatta yıllardır adım adım yaklaşan bu savaş süreci gerçeğe dönüştüğünde son bir haftada yaşananlar göstermiştir ki savaşın kaybedeni Ukrayna halkı ve Rusya halkıdır. Dahası, bu işgal emperyalistler tarafından dünya halklarını baskı altına almanın aracı olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu savaşın kaybedeni Türkiye dahil bütün dünya halkları olacaktır. Yıllardır Nato’nun yayılmacı politikalarına sessiz kalanlar şimdi ABD ve batılı emperyalistlerin sicilini temize çıkarmak için bir başka emperyal güce, Rusya’ya yaptırım uygulama kararı almışlardır. Oysa bu yaptırımların faturasını yine dünya halkları ve ülkemiz ödeyecektir” dedi.

 

SAVAŞLAR YOKSULLAŞMANIN KILIFI OLARAK KULLANILMAYA ÇALIŞILMAKTADIR

Erkan, “Putin ve Rusya’nın saldırgan politikaları derhal son bulmalı, Ukrayna’nın işgaline son verilmeli, bağımsızlığı güvence altına alınmalıdır. Bunun için Nato ve ABD emperyalizmi de derhal bölgeden elini çekmeli, emperyalist paylaşım politikaları ve provokasyonlar son bulmalıdır. Unutulmamalıdır ki emperyalistler arası savaşlar, AKP hükümeti tarafından da ülkemizdeki yoksullaşmanın kılıfı olarak kullanılmaya çalışılmaktadır. Bu savaşlarda yaşamları tarumar olanlar da geniş halk kesimleri olmaktadır. Türkiye ve dünya halklarının kurtuluşu,  savaşı ve saldırganlığı kışkırtan politikalardan değil, sosyal refahı önceleyen barış politikalarından geçmektedir” dedi.

 

İNSANCA YAŞANACAK BİR ÜLKE İÇİN TALEPLERİMİZİ SIRALIYORUZ

Erkan, “Bizler, Kocaeli Emek ve Demokrasi Güçleri olarak Artık Yeter diyoruz. Zamlara, yüksek faturalara, her geçen gün yoksullaşmaya, işsizliğe itirazımız var diyoruz. İtirazımız için hepimiz yan yana gelelim diyoruz. İtirazlarımızı hep birlikte güçlü bir şekilde dile getirelim diyoruz. Zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan bu düzen artık değişsin istiyoruz. İnsanca yaşanacak bir ülke için taleplerimizi sıralıyoruz. Zamlar durdurulmalı, yapılan zamlar geri alınmalıdır. Temel tüketim ürünleri ve temel hizmetlerde KDV ve ÖTV kaldırılmalıdır. Tüm ücretlere ek zam yapılmalı, imzalanan ücret ve maaş sözleşmeleri yenilenmelidir. Güvencesiz çalışmaya son verilmeli, her alanda kadrolu, güvenceli istihdam sağlanmalıdır. İşten atmalar yasaklanmalıdır” dedi. 

 

DİĞER TALEPLER

İş kanunu ve sendikalar ve toplu iş sözleşmesi kanununda işverenlerin suistimal ettiği hükümler iptal edilmeli, Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelerin asgari kıstaslarını sağlayan hükümlerle emekçilerin çalışma yaşamındaki bireysel ve kolektif hakları güvence altına alınmalıdır. Kadınlardan ev içi işleri karşılıksız yapmasını bekleyen, kadınlara en güvencesiz, en düşük ücretli işleri dayatan, kadın emeğini sermayeye ucuz işgücü haline getirenlere karşı; kadınların “emeğimiz bizimdir, emeğimizin sömürülmesini kabul etmiyoruz!”  sesi duyulmalı; kadın istihdamının önündeki engeller kaldırılmalı, toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan bütçe ve istihdam politikaları benimsenmeli ve ev işleri kamusal hizmet güvencesine kavuşturulmalıdır.

İşsizlik Fonu’nun amacı dışında kullanımına ve işverenler tarafından yağmalanmasına son verilmelidir! İşsizlik fonu işsizler, işçiler ve aileleri için kullanılmalıdır! İşsizlik ödeneğinin miktarı açlık sınırı üzerine çıkarılmalı ve fonun kullanımı ve denetimi sendika ve işçi temsilcilerinde olmalıdır.

* Özel ve tüzel kişilerden artan oranlı gelir ve servet vergisi alınmalı, yoksulluk sınırına kadar olan gelirler vergiden muaf tutulmalıdır! Yoksulluk sınırı üzerindeki ilk vergi dilimi % 10 olmalıdır! Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır!

* Kamu emekçilerinin toplu sözleşmeleri yenilenmelidir! Toplu sözleşmede tüm sendikaların katılımıyla mutabakat sağlanmalıdır! Uluslararası çalışma hukukunun gereği olan grev hakkı iç hukukta da güvence altına alınmalıdır.

* Geliri yoksulluk sınırının altında olan tüm yurttaşların elektrik, doğalgaz, su ve internet faturaları ücretsiz olmalıdır!

* Asgari ücret, tüm sendikaların katıldığı ulusal ölçekte bir toplu pazarlıkla belirlenmeli ve yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmalıdır!

* Üretici köylülerin borçları faizsiz olarak ertelenmeli, ipotekler ve diğer yükümlülükler kaldırılmalıdır! Üretici köylüler faizsiz kredilerle desteklenmeli, gübre, yakıt gibi tarımsal üretimin temel girdilerde yerli üretim teşvik edilmeli ve bu girdiler devlet desteğiyle ucuza sağlanmalıdır!

* Özelleştirmeler iptal edilmeli ve enerji başta olmak üzere özelleştirilmiş tüm kuruluşlar kamulaştırılmalıdır! Bu kurumların yönetimi halk denetiminde olmalıdır!

* Eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamu hizmetlerindeki piyasalaşmaya son verilmeli ve tüm kamu hizmetleri yurttaşlara ücretsiz olarak sağlanmalıdır!

* Kamu hizmetleri ve bu hizmetleri veren kuruluşların yönetimi ve denetiminde halk söz sahibi olmalıdır!

* Kamu bütçesi toplumsal cinsiyete duyarlı olarak planlanmalıdır!

* Kamu bütçesinden dini vakıf ve cemaatlere aktarılan yardımlara son verilmeli, kamu kaynakları tüm yurttaşların eşit olarak yararlanacağı kamusal hizmetlere ayrılmalıdır!

* Öğrencilerin ve gençlerin barınma, ulaşım ve beslenme ihtiyaçları sosyal devletin sorumluluğu gereği ücretsiz, nitelikli ve en azından ucuz fiyatlarla sağlanmalıdır! Tüm tarikat ve cemaat yurtları derhal kamulaştırılmalı ve devlet güvencesinde barınma hakkı tüm öğrencilerimize sağlanmalıdır!

* Her meslek ve işkolundan emekçileri, halkı ilgilendiren tüm yasal düzenlemeler referanduma sunulmalıdır!

* Kamu kaynakları, silahlanmaya ve savaş bütçesine değil halkın temel ihtiyaçlarının karşılanmasına aktarılmalıdır!

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kocaeliyenihaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.